Urfa Adamının Sırrı Nihayet Malum Oldu

-okuma ve tespitler õzgūn olarak ilk defa, tarafımızdan yapılmıştır-

 

   

Urfa Adamı

M.Ō. 9500-11000 tarih aralığına atfedilen 1.80 cm boylarında gerçek bir insan boyundaki Urfa Adamı heykeli, saçları ve sakalı kazınmış(traşlı) ve ağızsız olarak resmedilmiştir. Ama aslında konuşmakta ve bir şeyi beyan etmektedir(nasıl?).

Gerdanında çift V harfi ile arması mevcuttur. Gõğūs ve karın bõlgesinde; beyanı matuf, açıklanmak istenen tasvirler vardır.

Elleri õnden gõbeğine bitişik olarak resmedilmekle birlikte, bir levhayı tutar(sergiler, beyan eder, gõsterir) vaziyettedir. Aşağı yukarı yakın tarihlere endekslenen elleri õnde bitişik ,

Gõbekli tepe kompozit heykeli doğum olayı karşısındaki şūkrū resmederken, Gõbeklitepe T taşı figūrū doyum ve refah hali ile şūkrū resmetmektedir.

Urfa Adamı heykelinin belden aşağı, blok halinde ifade edilen ūst bacak kısmında ifade edilen, gõsterilen bir beyan daha vardır(nedir bu?).

Traşlı başı ve traşlı yūzūnden heykelin bir rahibi resmettiğini, gerdanındaki çift V armasından da bu kişinin bir baş rahip, başka bir deyişle bir kraliyet rahibi olduğunu anlayabiliriz. Ağzınının olmamasını gõğūs ve karın bõlgesindeki anlatımı, kendi iradesiyle değil de kralın emriyle yaptığına yorabiliriz.

Õndeki bitişik ellerin duruş ve konumundan ceylan veya keçi derisinden, ūzerinde resimler olan bir levhayı gõsterdiğini gõrebiliyoruz. Kişinin baş rahip olduğu dūşūnūlūrse, muhtemelen kraliyet sarayı/ konutu õnūnde, bahçede sergilenen bu resimlerin, içeriği de yorumlandığında halka bir bildirim olduğunu sõyleyebiliriz.

Gõğūs bõlgesindeki resmin aşağıdaki resimlerle irtibatlı olarak da baktığımızda ve Geştalt ekolūne gõre de tamamladığımızda yerde yatan bir kõpek olduğunu anlayabiliriz.

Karın bõlgesinde sol başta ayakları diz ūstūnden aşağıya doğru çıplak, karın bõlgesi şişkin(hamile), gõğūsleri iri olarak resmedilmiş ve sağ eli aşağıya doğru sarkan (kraliyet ailesine mensup) bir kadın vardır.
Kadının õnūnde biri kazığa ayakları ve gõvdesinden sarmalanmış, diğeri onun yanında duran ve gõvdesinden sarmalanmış, õnūndekinin uzun bacakları, dūşūk kulakları, zarif vūcuduna baktığımızda, bu hayvanların kralın av merasimlerinde kullandığı ve sergilediği Urfa cinsi soylu tazıları olduğunu anlayabiliriz.

Heykelin blok halinde ifade edilmiş aşağı tarafının ūzerindeki çizimler yorumlandığında, labirent ve yuvarlaklardan, buranın Gõbeklitepe kūlt alanı olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.

Tūm kompozisyonu gerçeğe uygun bir senaryo içinde yorumladığımızda, doğum ve doyum ifade eden õnde bitişik ellerin Tanrıya şūkrū ifade ettiği benzer betimlemelerin yanında, bu betimlemenin doğumu yakın olan bir kraliyet mensubu kadın için Gõbeklitepe kūlt alanında yapılacak ve soylu tazıların da ayrıca kurban edileceği bir kutsal tõrene halkın davet edildiğini gõsteren bir betimleme olduğunu sõyleyebiliriz.

 

 

Urfa Adamı’nın gizemi çözüldü mü?

Ajans Urfa

 

Balıklıgöl Heykeli olarak da adlandırılan Urfa Adamı, insanlık tarihinin iyi korunabilmiş, doğal büyüklükteki en eski heykeli. Urfa Adamı, Balıklıgöl’ün hemen kuzeyinde, eski Urfa evlerinin altında, büyük su kaynaklarının yanında olduğu anlaşılan Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'e ait büyük bir yerleşimde, 1990’lı yıllarda ortaya çıkarıldı. M.Ö. 11.000 ila 9.500’lü yıllar arasında yontulduğu tahmin edilen Urfa Adamı, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Kireçtaşından yapılmış olan dilsiz Urfa Adamı heykeli, 180 cm boyunda. Heykelin başında kulakları, gözleri ve burnu var ama ağzı yok. Gözleri, oyuklar içine yerleştirilmiş siyah obsidiyenden yapılmış, burnunun üst kısmında tahribat var. Urfa Adamı bu haliyle birçok gizemi barındırıyor.

İnönü Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan, derinlemesine incelediği Urfa Adamı’nın sırrını çözdüğünü kaydetti. Ajans Urfa’ya konuşan Duruhan, Balıklıgöl civarında bulunan Urfa Heykeli’nin hep gözlerinin obsidiyenden, ağzı olmayan, elleri önde bitişik halde, gövdesinde geometrik şekiller bulunan bir heykel olarak anlatıldığını vurguladı.

 

URFA TAZISI, HAMİLE KADIN, BAŞRAHİP...

Heykeli zum yaparak okuduğunda herkesten farklı bilgilere ulaştığını ifade eden Duruhan, heykelin alt gövdesinde yer alan köpeğe dikkati çekti. Hamile kadın ve başrahip tespitlerine yer veren Duruhan, şunları söyledi:

“Urfa’nın köpeği filan mı meşhur diye araştırdım, meğer Urfa tazısı dünyaca meşhurmuş, özel bir cinsmiş. Uzun bacaklı, zarif kafa yapısı… heykeldeki aynısı. Orada hamile, göbeği şişkin bir kadın var, diz üstünün aşağı çıplak vaziyette. Yani daha önce Göbeklitepe’deki çıkan heykelciklere, Nevali Çöri’deki çıkan heykelciklere de bakarak, ikisinin doğum ve doyum, bunun da doğum öncesinde olduğunu düşünüyorum. Ağzının olmaması da şu; konuşmuyor ama gösteriyor. Elleriyle gösteriyor. İki bağlı köpek var kazığa, açık ve net olarak görülüyor. Urfa Adamı’nın bir yerde, bu yerin Göbeklitepe olması çok muhtemel, rahip olduğunu düşünüyoruz. Urfa Adamı’nın uygun bir senaryoyla birlikte, kraliyet ailesine mensup başrahibin kralın kızının veya eşinin doğum yapması öncesinde Göbeklitepe’de bir kutlama ilanı olduğunu düşünüyoruz.”

Duruhan, kişisel web sitesinde yer alan yazısında yorumladığı Urfa Adamı’na ilişkin şu yeni bilgileri paylaştı:

“Urfa Adamı heykeli, saçları ve sakalı kazınmış(tıraşlı) ve ağızsız olarak resmedilmiştir. Ama aslında konuşmakta ve bir şeyi beyan etmektedir.

Gerdanında çift V harfi ile arması mevcuttur. Göğüs ve karın bölgesinde; beyanı matuf, açıklanmak istenen tasvirler vardır.

Elleri önden göbeğine bitişik olarak resmedilmekle birlikte, bir levhayı tutar(sergiler, beyan eder, gösterir) vaziyettedir. Aşağı yukarı yakın tarihlere endekslenen elleri önde bitişik.

Göbeklitepe kompozit heykeli doğum olayı karşısındaki şükrü resmederken, Göbeklitepe T taşı figürü doyum ve refah hali ile şükrü resmetmektedir.

 

"GERDANDAKİ ÇİFT V ARMASINDAN BAŞRAHİP OLDUĞUNU ANLAYABİLİRİZ"

Urfa Adamı heykelinin belden aşağı, blok halinde ifade edilen üst bacak kısmında ifade edilen, gösterilen bir beyan daha vardır.

Tıraşlı başı ve tıraşlı yüzünden heykelin bir rahibi resmettiğini, gerdanındaki çift V armasından da bu kişinin bir başrahip, başka bir deyişle bir kraliyet rahibi olduğunu anlayabiliriz. Ağzının olmamasını göğüs ve karın bölgesindeki anlatımı, kendi iradesiyle değil de kralın emriyle yaptığına yorabiliriz.

Öndeki bitişik ellerin duruş ve konumundan ceylan veya keçi derisinden, üzerinde resimler olan bir levhayı gösterdiğini görebiliyoruz. Kişinin başrahip olduğu düşünülürse, muhtemelen kraliyet sarayı/ konutu önünde, bahçede sergilenen bu resimlerin, içeriği de yorumlandığında halka bir bildirim olduğunu söyleyebiliriz.

Göğüs bölgesindeki resmin aşağıdaki resimlerle irtibatlı olarak da baktığımızda ve Geştalt ekolüne göre de tamamladığımızda yerde yatan bir köpek olduğunu anlayabiliriz.

 

KRALIN AV MEVSİMİNDE KULLANDIĞI URFA CİNSİ TAZILAR

Karın bölgesinde sol başta ayakları diz üstünden aşağıya doğru çıplak, karın bölgesi şişkin(hamile), göğüsleri iri olarak resmedilmiş ve sağ eli aşağıya doğru sarkan (kraliyet ailesine mensup) bir kadın vardır. Kadının önünde biri kazığa ayakları ve gövdesinden sarmalanmış, diğeri onun yanında duran ve gövdesinden sarmalanmış, önündekinin uzun bacakları, düşük kulakları, zarif vücuduna baktığımızda, bu hayvanların kralın av merasimlerinde kullandığı ve sergilediği Urfa cinsi soylu tazıları olduğunu anlayabiliriz.

Heykelin blok halinde ifade edilmiş aşağı tarafının üzerindeki çizimler yorumlandığında, labirent ve yuvarlaklardan, buranın Göbeklitepe kült alanı olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.

Tüm kompozisyonu gerçeğe uygun bir senaryo içinde yorumladığımızda, doğum ve doyum ifade eden önde bitişik ellerin Tanrıya şükrü ifade ettiği benzer betimlemelerin yanında, bu betimlemenin doğumu yakın olan bir kraliyet mensubu kadın için Göbeklitepe kült alanında yapılacak ve soylu tazıların da ayrıca kurban edileceği bir kutsal törene halkın davet edildiğini gösteren bir betimleme olduğunu söyleyebiliriz”.

 

Prof. Dr. Duruhan’dan Urfa Adamı heykeliyle ilgili yeni tespit

Ajans Urfa

 Prof. Dr. Duruhan’dan Urfa Adamı heykeliyle ilgili yeni tespit

ŞANLIURFA- İnönü Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan gerçek boyutta yontulmuş ilk insan heykeli olarak bilinen, kulakları, gözleri, burnu olup ağzı bulunmadığı belirtilen Urfa Adamı’nın sırrını çözdüğünü geçtiğimiz günlerde Ajans Urfa’ya anlatmıştı.

Heykeli zum yaparak incelediğinde herkesten farklı bilgilere ulaştığını ifade eden Duruhan, heykelin alt gövdesinde yer alan köpeğe dikkati çekmiş, hamile  kadın ve başrahip tespitlerine yer vermişti.  Duruhan, Urfa adamı’nın sırrını çözdüğünü şu cümlelerle anlatmıştı:

“Urfa’nın köpeği filan mı meşhur diye araştırdım, meğer Urfa tazısı dünyaca meşhurmuş, özel bir cinsmiş. Uzun bacaklı, zarif kafa yapısı… heykeldeki aynısı. Orada hamile, göbeği şişkin bir kadın var, diz üstünün aşağı çıplak vaziyette. Yani daha önce Göbeklitepe’deki çıkan heykelciklere, Nevali Çöri’deki çıkan heykelciklere de bakarak, ikisinin doğum ve doyum, bunun da doğum öncesinde olduğunu düşünüyorum. Ağzının olmaması da şu; konuşmuyor ama gösteriyor. Elleriyle gösteriyor. İki bağlı köpek var kazığa, açık ve net olarak görülüyor. Urfa Adamı’nın bir yerde, bu yerin Göbeklitepe olması çok muhtemel, rahip olduğunu düşünüyoruz. Urfa Adamı’nın uygun bir senaryoyla birlikte, kraliyet ailesine mensup başrahibin kralın kızının veya eşinin doğum yapması öncesinde Göbeklitepe’de bir kutlama ilanı olduğunu düşünüyoruz.”

DURUHAN: URFA ADAMI AĞZIYLA KONUŞUYOR



Prof. Dr. Kemal Duruhan, Urfa Adamı heykelini derinlemesine incelemeyi sürdürdüğünü belirterek yeni tespitlere ulaştığını kaydetti. Urfa Adamı’nın bugüne kadar hep ağzı olmadığı şeklinde bilgiler paylaşıldığına vurgu yapan Duruhan, zum yaparak incelemesinde heykelde ağız bulunduğunu gördüğünü ifade etti. Duruhan, yeni tespitiyle ilgili Ajans Urfa’ya şunları anlattı:

“Urfa Adamı ağızsız diye lanse edildi hep, bilgiler hep bu yönde verildi. Ancak zumlayarak baktığımızda, daha derinlemesine baktığımızda bir şeyi fark ettik. Urfa Adamı’nın aslında heykel içerisinde başta ağzının olduğunu görüyoruz. Ağzı yalnız iki boyutlu olarak çizilmiş kazıma tekniğiyle, o zaman için kazıma tekniği ile sadece kazınmış. Biz buna şu anda resim yapar gibi çizilmiş diyelim, bu şekilde ifade edilmiş yoksa ağızsız değil. Hatta konuşur vaziyette, çizim konuşur vaziyette, dil üstte toplanmış dişler altta açık, yani bir şeyi beyan ediyor.”

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİNDE SERGİLENİYOR

Balıklıgöl Heykeli olarak da adlandırılan Urfa Adamı, insanlık tarihinin iyi korunabilmiş, doğal büyüklükteki en eski heykeli. Urfa Adamı, Balıklıgöl’ün hemen kuzeyinde, eski Urfa evlerinin altında, büyük su kaynaklarının yanında olduğu anlaşılan Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'e ait büyük bir yerleşimde, 1990’lı yıllarda ortaya çıkarıldı. M.Ö. 11.000 ila 9.500’lü yıllar arasında yontulduğu tahmin edilen Urfa Adamı,  Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Kireçtaşından yapılmış olan dilsiz Urfa Adamı heykeli, 180 cm boyunda. Heykelin başında kulakları, gözleri ve burnu var. Gözleri, oyuklar içine yerleştirilmiş siyah obsidiyenden yapılmış, burnunun üst kısmında tahribat var. Urfa Adamı bu haliyle birçok gizemi barındırıyor.

 

 

 

 

hosting by HostEviniz